Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

31 Mart 2010 Çarşamba

şüpheli merdiven sesleri

3/31/2010 03:53:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , No comments
1950'lerde yapıldığında harikaymış bu bina diye içinden geçirdi. elinde bir fotoğrafı vardı binanın siyah-beyaz. ailenin kızının ölümünden sonra, bina terkedilmişti ve kimse almaya yanaşmamıştı. paltosunu giymemişti hava güzel diye, havada ona inat kötüleşmemeye başlamıştı. griye çalan renkleriyle...

seni bir bomba gibi taşımak bu göğüste

3/31/2010 03:47:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , , No comments
uçurumdan düşmemek tutunduğum daldın sen, incecik ve narindin, benim nasırlı ellerime yakışmazdın, sonra bıraktım kendimi boşluğa. kendimle birlikte seni de sürüklemeyezdim yalnızlığıma. sen bunu haketmeyecek kadar masumdun çünkü, bunu haketmeyecek kadar güzeldi gözlerin. sessizliğimin sesiydin sen,...

30 Mart 2010 Salı

sevilen şehrin son notası

 the killer- bones  bineceği tren birinci perona gelecekti, az önce bet bir sesle duyurulmuştu bu. herkes birden hareketlenmiş, trene binmeden önce son sigaralar yakılmıştı. saat dokuza doğru geliyordu, her yolculuk öncesi başlayan karın ağrısı başlamıştı, lanet olsun diye geçirdi içinden....

29 Mart 2010 Pazartesi

bazen kendimi mozambik kırsalında, elimde bavulumla otobüs beklerken buluyorum

3/29/2010 01:51:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , , No comments
 bazen kendimi mozambik kırsalında,elimde bavulumla otobüs beklerken buluyorum... veeee.... korkarım ki, burası güzergâh bile değil!!!! ne buyurulur? birisini bekliyorsun, elinde bavulun olduğuna göre, geri dönmeyeceksin, ardında bırakmak istiyorsun herşeyi. unutmak istiyorsun... güzergahta...

yalnızlığı kuralına göre oynamak

yalnızllığın çıkmaz sokağına sapan ilk kişi kabildir. dönemediği için onu hala konuşuyoruz belki de. yalnızlıkta bu yazı gibidir, inişli çıkışılı, gelgitli, kimi zaman birinci ağızdan, kimi zaman isyan eder şekilde, kimi zaman mahsun ve çekingen. sevgiyle aynı notalara sahiptir aslında, sadece notların...

28 Mart 2010 Pazar

kemikleri sayılabilen afrika çocuğunun kör çığlığı

3/28/2010 08:53:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
"kemikleri sayılabilen afirika çocuğu demek siyahî olmak demek... ve o siyahî tenin, başka tenlerce farklılaştırılması demek. bakir toprakları sömürenlerce, kemikleri sayılabilen çocuk haline gelmek demek... tüm dünyanın gözü önünde erimek, iki saniye de bir çocuğun ölmesi demek! "kör çığlık" demek,...

27 Mart 2010 Cumartesi

ebruli hayaller ve kesif korkular

"...ve bu dünyanın sonunu asla düşünmez kimse sûr'dan sonra başlayacak ikinci yaşamın heyecanını ıskalanmayacak tek duyguyu herkesin tek başına olduğu o meydanda..." iki elimde de sigara kokusu var ve karşımda ebru sanatının en güzel örneklerinden biri olan bir tablo. yanımdaki kişi heyecanla...

26 Mart 2010 Cuma

başlıksız yazılar #1

3/26/2010 02:06:00 ÖS Posted by mistrafantastic , No comments
ucu açık cümlelerle ve üç noktayla biten hayallerimin umutsuzluğuyla yazıyorum çoğu zaman. noktayı nereye koyacağımı bilemiyorum, bilmek de istemiyorum. sessizliğimde kendim için yazdığım yazıların başlıklarını önceden atıyorum ve altını dolduruyorum sonra. çünkü insanın hissettikleri tek cümleyle...

zamanın yetim bıraktığı gecenin ritmi

saat dokuz'u on iki geçiyor... acayip şekilde yorgunum ve yattığım kanepeden nasıl kalktığımı hatırlamıyorum. elimde yeni yaktığım sigarayla tek kişi yaşadığım dairemin kapısına doğru yöneliyorum, ağzımda sigara olduğu halde, ayakkabımın bağcıklarımı bağlamaya çalışıyorum. sigaranın dumanı burnuma...

25 Mart 2010 Perşembe

hakkıdır nakde tapan milletimin istismar

3/25/2010 04:16:00 ÖS Posted by mistrafantastic , No comments
her zaman için kişi sevdiğiyle beraberdir. ne ekerseniz onu biçersiniz. sizin yapmadığınızı sizin seçtiğinizde yapmaz, daha kötüsünü yapar yaparsa. siz nakide taparsanız, başınızdakiler de bunu istismar eder. kötüye kullanmakan çekinmez. siz bir ırkı ezerseniz, başınızdakiler de ezer bunları, siz bir...

kalbimin esaret hali gözlerin

sevgimin yalın hali bulutlu gözlerin... gözlerimin yeşili kahverengine dönmeye başladı artık, vücudum toprağa bakıyor. saçlarımın döküldüğü toprağı gözyaşımla ıslattım, yalnızlığımın saksısında bir aşk fidanı var, bir kaç gün sonra gözlerimin pınarı kuruduğunda o da ölecek susuzluktan, akıtacak...

ne dualar kurtarır bizi ne de zaman

kimse sandığım kadar masum kalmadı... araba son sürat olay mahaline doğru ilerken düşündü; bu seneki üçüncü inthar girişimiydi bu. noluyor bu millete diye içinden geçirirken, köşeyi dönmüştü ve aniden frene bastı. serseri bir tinerci, az kalsın eziliyordu arabanın altında. sağlam bir küfür savurduktan...

24 Mart 2010 Çarşamba

şıpsevdi kızgınlıklarım ve sis düdükleri

3/24/2010 11:10:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , 1 comment
yıllardır yazılmayı bekleyen hikaye. seni bu şarkıyla tanıdım ben. yağmurlu bir gündü beni kabul ettiğin gün. şimdi sen uzaklarda çok uzaklardasın ben bu yazıyı yazarken. okuduğunu biliyorum, seni yazmamı sevmediğini de biliyorum. yazacağım inadına, ellerim buz tutsa da. sen orada beni unutmuşken...

sevgiliye kuruttuğumuz çiçekler

3/24/2010 11:07:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , No comments
eğer kuruttuğunuz papatyaysa, hoş bir koku olur bıraktığınız defter arasında. ve aklınıza gelir, eski papatya falları. o deftere yazdığınız her umut dolu satır evet! tir... her acı ve yalnızlık dolu yazı hayır! yerine geçer. tek hayır üç eveti götürür papatya falında ve aşk umutla beslenir,...

suikast sanılan yıllanmış aşk

3/24/2010 11:04:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , No comments
belki de hiçkimsenin umrunda olmayacak bir üçüncü sayfa haberiydi. çevirdiği metine atfen, imamın kitabına yazdığı önsöz aynen şu şekildeydi: "koşarak önünden kaçtı otobüsün. üsküdar'da, aslında bütün istanbul'da yol verilmez, kendiniz alırsınız, ama dikkatli olmalısınız. bu kuralı uygulamıştı sadece....

21 Mart 2010 Pazar

yeni başlayanlar için hayat

3/21/2010 02:31:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , No comments
erkekseniz babanızla, kızsanız annenizle bir türlü alışamamaktır. sokağın köşesinde beklediğiniz ilk aşkınızın tadını yıllar geçse de unutamamak, mütemadiyen ana rahmine dönme sendromu yaşamaya, yalnızlığın izdüşümünü üzerinde görmeye, ve geri tepme mesafesini doğru hesaplamak konusunda beceriksiz olmaya alışmaktır. aslında bir nevi iç kanama belirtisidir, sadece gözyaşlarınızı içinize akıtan. sizi...

20 Mart 2010 Cumartesi

k.g.b seksendört

3/20/2010 03:19:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
84′ün albümü üzerine birkaç söz etmek istiyorum.. albümdeki parçaların hepsini dinledim ve  albüm güzel parçalardan oluşuyor. toplam on parça var ve sonunda 84 tarzını bulmuş gibi: alternatif rock. bu arada adamlar yeni albüm filan yayınladılarsa haberim yok. şarkıların öle hit filan olcağını...

tarık dal ve şeytanın vasiyeti…

3/20/2010 02:59:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
yurt yönetiminin ısrarla kütüphane dediği fakat benim bir kaç kitap bulunan raftan ibaret bir yer olduğunu söylediğim yerde buldum tarık dalın kitabını. bir kaç başarısız girişimden sonra(kitap okumayı çok sevmeme rağmen yeni bir kitaba başlamak çok sancılı olmaya başladı son zamanlarda) dün gece kitabı okumaya başladım. çok güzel hbir kitap olmasına rağmen kitabın ortalarından itibaren bir karamsarlık...

galata da bir anti tarih

3/20/2010 01:29:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
alesta tiramola! diye bağırdı gabyar mustafa. emri duymayan görevli çavuş, beline yediği sopayla kendinden geçerken, onun yaveri tüm gerekli işlemleri yapmaya başlayıp, kızlıcık sopasını yemekten kurtuldu. gemide tam bir kargaşa hakimdi. gabyar mustafa bu hale oldukça sinirlendiğinden olsa gerek, yanındaki su dolu tenekede tuttuğu kırbacı önünden hoplayarak geçen çocuğun suratına patlattı. çocuğun...

eskidikçe değeri artan vasiyet

3/20/2010 01:27:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , , , , No comments
kadın seksen metrekarelik evine girmişti, anahtarı bıraktı vestiyere, ahmet yoktu ortalıkta, zaten bu saatte olmazdı evde ama erken geleceğini söylemişti. balkonun kapısı açıktı, istanbulda hava bulutlu. masanın üzerinde bir not buldu, vasiyet yazıyordu tepesinde. "mide spazmı geçiriken her kuralın duvarda yazmadığını farkedersiniz, yüzünüz asık bir halde ellerinizi midenizin üzerine bastırıken,...

19 Mart 2010 Cuma

özgeçmişlerin hep başarı hikayeleriyle dolu olması

3/19/2010 10:51:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , No comments
herkes hayatında bir defa özgeçmiş yazmıştır 20 küsürlü yaşlarına gelinceye kadar. nasıl hazırlarız diye sağa sola sormuşuz, araştırmışız, istenilen yerlere verirken biraz çekinmişizdir. başarı dolu özgeçmişimizi teslim ederken ellerimiz titremiş, acayip bir tebessüm yüzümüze yerleşmiştir. babayla...

18 Mart 2010 Perşembe

bir abla hayal et

3/18/2010 02:29:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
Ben seni severken diye bir cümleye başlamak, yaşadığım son üç ayı inkar etmek değil, inadına başladım seni sevmeye, inadına devam ettim, ve inadına bakmadım arkama senden sonra, ve yine inadıma bu yazıyı çatlak bir kiremitin içine sıkıştırıyorum, geri dönüp sana vermek varken.. Sen bende, hiroşimada...

geri tepme mesafesini doğru hesaplamak

yaptığımız hamleler etki-tepki kanununa göre, mutlaka bir karşılık görecektir. karşınızdaki kişiyi iyi analiz etmeniz gerekiyor yani. eğer sünger gibi bir insansa ya da yumuşak ruhlu biriyse, sert hamleleriniz karşılık bulmayacaktır. ama daha yumuşak hamleleriniz ve hesap etmediğiniz ufak detaylara...

sınıra gelince farkedilen şüpheli

3/18/2010 12:25:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , , No comments
mutlu son kadar sınır geçmek de film klişelerinden birdir. şüpheli sınıra kadar gelir oradan öteye geçemez, sirenler polisler filan. dikenli telleri uyarı olarak alan az insan var dünyada. birde dikenli tellerden canının acıması pahasına geçip özgürlüğünü kazananlar var, herkesin hayranlıkla izlediği. çoğu kişi göze alamaz bunu, göze alanlardan bazıları geçemez sınırı, geçenlerden bazıları umduğunu...

17 Mart 2010 Çarşamba

alıntılar #3

3/17/2010 08:45:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
Her hüzünlü hikaye, gerçek hayattaki olaylarla çelişki içinde olmalıdır. Birçok insanın normal görünmek için gerçek olmayan bir dizi pozlar verdiği, bir tür gri hiçliği kabul ettiği bu dünyada, suçlu ve asker en azından bir şeye karşı ya da bir şeye taraf olma meziyetini gösteriyor. Kimin daha fazla fesatla uğraştığını söylemek zor; Suçlu mu, asker mi, biz mi? stanley kubri...

kaybeden bir insanın en orjinal yansıması

3/17/2010 08:15:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
yalnızlığı yelpaze ile söndürmek gibi anlamsız bir eyleme girişenleri anlayamadım bir türlü. aslında ellerimizin durumu bizim ruhumuzu özetliyor o açıdan, ellerin soluklaşmışsa üşüyorsundur ya da korkuyorsundur, ellerin normalse ama titriyorsan iş görüşmesi yapıyorsundur, ellerine kan hücum ediyorsa sıkıntıdasındır: ya bir şeyi kaldırmışsındır, ya başını eline yaslayıp düşünüyorsundur; bu da sıkıntın...

alıntılar #2

3/17/2010 02:33:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , , , No comments
Herkesin birbiriyle kucaklaştığı şu bayram gününde ne ona kollarını uzatacak bir yakını kalmıştı dünyada, ne de sevgilisinden bir haber vardı. Edirne sahrasında elpençe hizmet bekleyen baş alıp baş verir yeniçeriler, atları sırtında rüzgâra meydan okuyan akıncılar ve nihayet Anadolu ve Rumeli askerlerinin güzidelerinden oluşan 300 bin kişilik ordunun kıldığı bayram namazından sonra Ordu-yı Hümayun'da...

alıntılar #1

3/17/2010 01:43:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
Sözü anlamak her âdeme nasib olmaz! Çünkü anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da yetersizlik kâfidir yanlış anlamak için! dücane cündioğ...

16 Mart 2010 Salı

aşk üç harf tek hece

3/16/2010 04:37:00 ÖS Posted by mistrafantastic , No comments
Elif başlangıç demek, Bir nisan gününde görmüştüm seni, banliyö treninde. Orhan velinin şiirini yaşıyordum sanki; şiir yazmak zordu, aşıksan ve yazmamak, aylardan nisansa. Her köşede seni takip eder olduğumda anladım seni sevdiğimi, geceleri yazmayı bırakıp seni düşünür olmuştum... Elif bir demek, Sen ilkimdin benim, ilk yağmurda ıslanışım, ilk kavgam, ilk sabahlamamdın sen. Şairi anlardım...

çocukluğumu paketleyip rafa kaldırdım

3/16/2010 04:09:00 ÖS Posted by mistrafantastic , , No comments
eşylarımı düzenlemek çok sık yaptığım birşey değil, nefret ederim zaten, düzensizliğiyle mutsuz bir insan olarak. aradığını bulabiliyorsan düzenlisindir bana göre.eşyalarımı düzenleyenlere gıcık kaparım, annem dahi olsa. birileri benim için bişeyler yapsın istemiyorum, yanlışlarımın söylenmesini severim, ama yaptırım uygulanmasına karşıyım. o yüzden sürekli odanı düzenle diyenlere vesvese vermekten...

kabuğunu kırmak ve sevilmek üzerine

zaman durmuşken sevmek, sevebilmek zor birşey. küfür etmeyi bıraktım, ama duygular zorluyor dilimi. kendimi tutamayacağım gibi hissediyorum bazen. ve savuruyorum neden sorusunu benden başka kimsenin olmadığı boşluğuma. ellerimden kayıp giden zamanı değil, seni önemsememin, yanlış mı doğru mu olduğunu...

15 Mart 2010 Pazartesi

duvarın tepkisi

3/15/2010 08:40:00 ÖS Posted by mistrafantastic , No comments
uğraşıp yazdığınız iki satır yazıdan sonra, okunmamak, okunupda tepki alamamak, eleştirri alamamak koyuyor adama. illa dilin sivrileşmesi mi gerekiyor okunmak için? onu da yaptığınızda terbiyesiz oluyorsunuz kurtuluşunuz yok hiçbir türlü. uzun incelemeler, açıklayıcı olduğu için mecburen uzun tutulan yazılar, hikaye denemeleri ve kısa masallar güme gidiyor hep. polemik meselesi olan sığ bir konuya...

birşeyleri umursayın artık!

3/15/2010 08:37:00 ÖS Posted by mistrafantastic , No comments
bu ülke ne çektiyse umursamamazlıktan, sineye çekmekten çekti. adnan menderes asıldı sineye çektik. deniz gezmiş asıldı öğrenciler susturuldu. nazım hikmet sürgün edildi, susturuldu bi kısım insan. düşünen insanlar, şairler hapislere atıldı sustuk. darbe oldu, yargılansın dedik, umursayan olmadı.. 28 şubat oldu sineye çektik... yazılarından dolayı içeri atılan insanlar için köşemizde beklemekten...

14 Mart 2010 Pazar

aşk iki kişik yalnızlıktır

reddedilme korkusudur kimi zaman aşkın şiddetini artıran, iki taraf da emin olamadığı zaman sevgiden, yaşanan trajıkomik hikayeler yaşayanları için üzücüdür. sanıyorum yaşım on beş filan, lise için yapılan sınavlara yeni girmiştim o yaz, ama çok da umrumda değil sınav. istanbulda her zamanki gibi...