Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

22 Aralık 2010 Çarşamba

sosyal mecralarda başarının sırları

12/22/2010 04:50:00 ÖS Posted by mistrafantastic 2 comments
yazıyı ihl sözlük üzerinden okumak isteyenler için: (sosyal mecralarda başarının sırları) öncelikle sosyal mecradan kast edilen, twitter, friendfeed, blog, sözlük gibi ortamlar. ya manyak mısın, bir de bunlarla mı uğraşacağım ben, zaten kendim çok cool bir insanım, internete de boş vaktimde takılıyorum...

17 Aralık 2010 Cuma

kanserli hücre

12/17/2010 01:07:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
ebuzer'in ölüm anını içten ve büyük bir depremle beklediğimi  bilmeyenler, bilenlere anlatsın. evet, bekliyordum;  ama sallanan ruhu çamurdan evine  günlerce tutundu  -haftalarca ve usandırıcı aylar boyunca-  kimileri hayat da der. evet, bekliyordum;  yangın dönemiydi,   onu suyla inkar etmezseniz.  evet, bekliyordum;  ta ki acı duyan  çelikten...

16 Aralık 2010 Perşembe

olur öyle/ölür öyle.

12/16/2010 12:13:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
olur öyle, kedimin çatlak duvarlı yalnızlıkları kolumdan sızan çamurlu sular ortalık yerde cam yansıması gibi belediyenin unuttuğu sokakta insan birikintileri. yalpalayan gelecek artık, ve ya, yada, sana, borsadaki kağıtların yerine her boşluğu kullanılmış müsveddeler ifadesiz duruş yumruk atılası bir naiflik ayıkken hep çok sahici olan cinayet, cinnet, cehennet... insanların ekildiği tarlayı çevreleyen dikenli...

15 Aralık 2010 Çarşamba

tanrısal bir sessizlik

12/15/2010 01:05:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
şimdi bana 60 saniye ve yukarıya açılmış eller gerek. upuzun bir nota sonuna kadar gitmektir. sonuna kadar gitmek geride bir şeyler bırakmayı göze almaktır. göze almak katlanabileceğini sanmaktır. sanmak yanılma ihtimalini unutmaktır. unutmak güzel bir hayaldir. hayaller gerçeklerin yansımasıdır. yansıma kabullenmekte zorlanmaktır. zorlanmak içinden bir şeyleri kopartır. koparmak çekip almaktır....

14 Aralık 2010 Salı

Aslyum

12/14/2010 12:53:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
 hayatı evlerinin pencerelerinden, güven içinde seyredenlerin kendini özgür zannettikleri bir dünya. gerçek özgürler dışarıdakiler, ama onlar da içeri girmek istiyorlar. ama hayır, araf filan yok. ya içersindesin bu çevrimin, ya da dışında olacaksın. zorunlu hümanizmden muzdarip insanlar var. içlerindeki kini tutup ışıl ışıl gülümsüyorlar kameralara. işleyen çarklara dahil olmak istiyorlar,...

12 Aralık 2010 Pazar

En Bi' Güzel Bloglar

12/12/2010 05:46:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
ilk defa adam gibi bir blog yazısı yazmaya çalışacağım. hani şu direk karşıdakine hitap edenlerden. takip ettiğim, okuduğum bloglardan bazılarını buraya aktarayım da millet faydalansın, hem de hayır(bkz: internette hayır işlemek) yapmış olalım babından. kelime deposu: blogun sahibi olan şahs-ı...

27 Kasım 2010 Cumartesi

11/27/2010 12:16:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
ne öğrendik bu yalnızlıktan: i̇nsan gece tek başınaysa iki paket sigara almalıdır. son düzlükte kaybedilen onca dost boğaza duran ayva yüreğim elimde son sürat gelen yağmur kelimelerin çekirge sürüsü gibi toplanışını seviyorum ben. çünkü, "galiba birazdan bişi olacak" tır bu. en geç iv. murat'tan...

narkotik özünde yolculuk nedenidir

11/27/2010 12:13:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
fakat nereye atsam adımlarımı kalabalık çok fazla bir şey beklemez sakladığım uykularım aldığım her dost yaşlı ve narin aldığım nefes biraz toz duman ve kirli sesimi çıkarsam anlamaz tavırlar yorgun ve ölgün, anlamaktan uzak muğlak bir sessiz uzaklardan katlanmak bir yana senle olmaz kırılsa bacaklarım...

8 Kasım 2010 Pazartesi

moda sahilini yutan dev dalga

11/08/2010 10:31:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
- abim be ya, yanındaki güzel için be güzel abim, asker çocuğum var, bi’ gül al ablama… seninle göz göze gelmek hiç hoş değil çiçekçi çingene, zaten sana roman denmesini de anlamıyorum. benim bildiğim roman yazın türüdür, insana benzemez, çünkü bazı şeyler sadece moda sahilinde olur. bazı insanlar...

müşterek saatlerde muhtelif yalnızlıklar

11/08/2010 10:29:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
bir kez daha üzgün gözlerimi kapatmamı söyledi. bu yüzden, artık duyguları görmüyorum. düşemem mavilerden uykularımda. onun en sevdiği çiçekler açelyalardı, bu konu kapandı gece yarısı. oysa o da kabuklar tuttuğunu söyledi yaralarının; bir başkası sesini bile duymamasına rağmen. silah, neşter ve bir...

nefretinizi yüzünüze gözünüze bulaştırmayın

11/08/2010 10:25:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
bazen herhangi biriyle konuşurken nefes almakta güçlük çekiyorum. gülerken nefessizlikten ölmek gibi, gök gürültülü ağlamaların sonundaki gülüş gibi. tam bu anlarda sigara yakıyorum, ölemeyen dostlarımın ruhlarına üç defa üflüyorum. tam tamına üçüncü yaşımın on beşinci gününün altıncı saati düştüm...

şimdi bana bir saat ve uzun doğum sancıları gerek.

11/08/2010 10:23:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
boğaziçi köprüsü uzaklarda kalıyor kızkulesine bakarken. boğazının içinde bir düğüm var sessiz ve derin. inanılması zor bir trafik var herkesin yalnız olduğu sokaklarda, gereksinim gereksiz ve yabancılaşmak alışılmış bir duygu. mekanik kümelenmeler ve kesintisiz akan canlı yayın. bir ses kablolardan...

bilinçaltını kaybetmek

11/08/2010 10:15:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
kıpırdama yazıyorum: hoşlandığım kız bana güzel bir yazı gönderdi. sevgisini değil kıymetini verdi, annemin uçan terliğini, babamın cam kül tablasını, arkadaşımın uzun iç çekişlerini, yıllar önce kaybettiğim kitabımı, sahip olmaya cesaret edemediklerimi, hep uzak olduğum o kıyıları okudum ben. okuduğum...

gösterdiğim yere bak parmağıma değil

11/08/2010 10:13:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
geçmiş gibi geldi de gitti. dönüş vardır amenna. duyduk ve biliyoruz. ne de güzel gittin, ellerine sağlık. yalnız gözlerimi ve bacaklarımı bağlamasaydın o sandalyeye ben de zevk alacaktım. koşmuyor ve ağlamıyor. oysa ağlaması için neler vermezdim. ''gözyaşı'' kadar güzel kelime az bulunur. sadece bana...

küfrediyorsak reyting yükselsin diyedir

11/08/2010 10:11:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
bir şehirde nefes almayı bilen nadir insanlardanım. evimden işime, işimden alış-veriş merkezlerine götüren yollarda saatlerce beklemekten keyif alıyorum. asfaltı seviyorum, çocukken asfalt yapılırken izlemesini de seviyorum. kaldırımdan inip asfalta ayağımı bastığımda zemin ayağımın altından kayacakmış...

okumama hakkına sahipsin

11/08/2010 10:09:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
kombi çalışmıyor. zaten kış geliyor diyorlar. sansür akacakmış damı sıvamayı unutmuşlar. bir de kaçak kat çıkıyorlar. yapmayın dedim sonra kendi başıma koştuğumu farkettim. halbuki çok ayıp. koşana değil koşturana bakacaksın. ne demişler? salak avukatın olacağına, yakışıklı savcın olsun. yok lan böyle...

saatlerce kadıköy de beklemenin sebebi

11/08/2010 10:06:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
allah'ım, ünlemler yetersiz kalıyor bazen. kaderimde kelimesini kullananları tanıyorum acınası teslimiyetlerinden. anarşi toplumunu tam manasıyla yaşayamadığımdan bilemiyorum adrenalinin sınıra dayanmasını. ve eline kalem alıp birilerini yaralamakla bu işlerin yürümeyeceğini...

26 Ağustos 2010 Perşembe

Benim Çizgili Gömlek - bir kendi denemesi.

8/26/2010 11:03:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
dört aylıkken anneme dokundum ve dedim ki: "vakti geldiğinde seni unutacağım." beş aylıkken halamın oğlunun saçını çektim ve saçları o günden sonra dökülmeye başladı. doksan birin ramazanında oruç tutmadım, daha reşit değildim, oruç olanların önünde siyah zeytin yedim.  sekiz yaşımda beşiktaşlıydım,...

24 Ağustos 2010 Salı

Bir baykuşun gözüyle sessizce gitmek ne demektir?

8/24/2010 03:52:00 ÖS Posted by mistrafantastic 3 comments
I. baykuşun gözleri hikayelerde anlattılar ve kaf dağının ardında buluştular. benim yazamadığım öyküler ve kelimelerimle tarif edemediğim ter kokan arabesk minibüsler var bilinmeyen hatlarda. başkası yazarken, cümleleriyle kağıda döktüğü hayali çok ses çıkarıyordu, uyuyamadım, sinirliyim. ben hep...

Cümlelerin Bitmediği Yer

8/24/2010 11:46:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
sevgiliye kurulan en güzel cümleler üç noktayla biter. üç nokta; bilinmezliği, umudu, yenilgiyi, acıyı, sevgiyi taşır çünkü. binlerce kelimenin anlatamadığını, sonu anlatan noktaların üç tanesi anlatır. sonu anlatanlardan sonsuzluğu yaklarsınız üç noktada.  gözyaşımla yazdığım o cümleleri sıksam,...

19 Ağustos 2010 Perşembe

17 Ağustos 2010 Salı

Maktul Kabul Veznesi

8/17/2010 11:41:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
Bir sedye giriyor koridora... Kelimelerle arası iyi değilEceli geliyor isyanınınLaf olsun diye atılan kesiklerindenSloganlar düşüyorZemin kirli. Yağmurlu havada eylemeHızlı girince fark edilmişSensizlik karşıtı dövizlerOnda dokuz beden hatalıÖlümün ağzıKaranlıkta şakıyanBir saka kuşu Sesinin alınmasını...

Dance Me To The End Of War

8/17/2010 11:39:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
ne çok cerahatimiz vardı oysakalemimizi batırmamız gerekenbatırdıkça baltalanan umutlarımızuzaklara giden gemilerimiztaş atan çocuklarımız vardı doksanlarda. ne çok cerahatimiz vardı oysagörüp de üzerine gitmemiz gerekensele kapılan senlerin arasındatam buraya uygun bir söz vardımevlanadan, bulamıyorum. ne...

13 Ağustos 2010 Cuma

duygu sömürgesi, nikaragua.

8/13/2010 12:21:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
duygusal yazmak zordur, hiç kimse yazmaz filan diye zırvalamayacağım. iki tane arabeske yakın şarkı, olmadı emre aydın, sagopa filan kurtarır. bunları dinlersin iki saat boyunca, moda girersin, bir kaç duygusal yazıya göz atarsın, ilhami gelir aklına başlarsın. birkaç küfür de koyarsın araya, samimiyim dersin yaparsın. okunursun da.  ama ağlatıyor ya bu diye kimse kimseyi okumaz, senin kurgusal...

10 Ağustos 2010 Salı

Dırdırella - Chapter 3- Sudan Meseleler

8/10/2010 09:29:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic , No comments
dırdırella her geçe içiyor. içtikçe açılıyor. açıldıkça saçılıyor. saçıldıkça kusuyor. kustuktan sonra uyuyor.  hor görme garibi kim bilir ne derdi vardır. batmasın bu dünya ama bitmeli artık kabuslar. ağlayarak uyandı... bir su koydum içti. yüzünü sildim. anlatmaya başladı. babamı gördüm. boğazıma...

8 Ağustos 2010 Pazar

Dırdırella - Chapter 2- Sahte Burberrys Kokusu

8/08/2010 07:13:00 ÖS Posted by mistrafantastic , 1 comment
havada kesif bir sahtelik. buram buram tüten kadınlar ve burnunu onların koynuna ve dekoltelerine gömmüş erkekler. burberrys şeklinde yazıldıgından bile emin değilim. abidas yahut ribak gibi bir şey olsa gerek sahtesinin adı. burbeyinsis mi tabi neden olmasın. &nbs...

açılan küçük yaralarımızı kaşıdıkça olanlar

8/08/2010 09:12:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
çok acılı bir şey değil sevmek. açılan küçük yaralarımızı kaşıdıkça olanlar oluyor. 80'lerin sonları ve 90'ların başlarında, gazetelerin kartondan ev, gemi, uçak ve futbolcu maketleri verdiği, sürekli sonu olmayan sevgilerden bahsedildiği dönemde televizyona her bakışımda aklımdan geçen hayaller vardı. bugün onlar aklıma geldi, sana sevdiğimi söyleyecektim ve gerisi olacaktı. olmadı, yapamadım... ara...

5 Ağustos 2010 Perşembe

Dırdırella - Chapter 1- The Last Nightbender

8/05/2010 07:56:00 ÖS Posted by mistrafantastic , 1 comment
her gece zincirinden boşanıyor saat. savruluyor yele teslim yelkovan. kendini sokuyor akrep. havlıyor guguk kuşu, makamsız ve aglayarak. ordular yükseliyor toz koparan, üstüme yürüyor atlı yayan. kargı, kılıç, mızrak. el kol ve bacak...  aniden geri çekiliyor savaş arabaları. duyulmaz oluyor tekerlek...

26 Temmuz 2010 Pazartesi

celladıma gülümserken

7/26/2010 06:16:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
konuş dedin bana; - dünya çirkin bir yer. i̇nsanlar ölüyor. bazıları açlık çekiyorlar ve bazıları aşağılık. niçin bunları sana anlattığımı merak ediyorsundur şu anda. çünkü dünya senin düşündüğün kadar çirkin değil. verilen sevgilerde bir sorun yok, kalbinde bir sorun yok, ama yine de ilişkiler acı verici. gözündeki bandajları çıkarttığında her şey parlak ve ışıltılı olacak demiyorum. ama dünyada...

22 Temmuz 2010 Perşembe

bir kadına aramızda kalsın diyerek gönül vermek

7/22/2010 01:06:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic No comments
bir varken bir yok oldu, i̇şte dünyamızın işleri. - cahit külebi. koşmuyorum. uyumuyorum. bu ikisinden birini yapmayalı ne kadar uzun zaman geçtiğini ayırdedemeyecek kadar yorulmuştum; uyumak ve koşmaktan. üşümemein nedeninin de durmasından olduğunu anlayamamıştım, üşüme hissi duyuşunu...