Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

8 Kasım 2010 Pazartesi

müşterek saatlerde muhtelif yalnızlıklar

11/08/2010 10:29:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
bir kez daha üzgün gözlerimi kapatmamı söyledi. bu yüzden, artık duyguları görmüyorum. düşemem mavilerden uykularımda. onun en sevdiği çiçekler açelyalardı, bu konu kapandı gece yarısı.

oysa o da kabuklar tuttuğunu söyledi yaralarının; bir başkası sesini bile duymamasına rağmen. silah, neşter ve bir fırtına üzerindeki kızıllığı yaşıyor, o
zaman aynadaki yansımamı kim vuruyor?

ii

onu anlıyorum da, yağmuru ya da kendini kızıllıktan kendini aforoz etmesini anlayamadım bir türlü; bir bez kadar kesmek ve ihram gibi sarmak varken gökyüzünü bedenine. anlayamadığım çok şey var onda aslında: muhteşem bir sonda figüran olmaktansa kendi griliğini bir perde gibi çekmesini, beton binaların arasında yeşil diye bağırmasını ve ya yerden alıp bir nefes çektiği o izmariti, neyse.

gözlerinde hüküm sürmekte olan son fırtınanın habercisi olan halkalar. bu kadar sesli bakmamalıydım.

o halklar ki gözleri tanımlar, ve o gözler ki mahremi saklar.

iii

sadece hatırlamaya çalış... geçmişi; bir daha gelmeyeceğini bildiğin. tekrar o kente dal; geleceğe umutla bakan gözlerine karşıdan bak, çünkü kırmızı yanarken karşıya geçilmez. heyecanlandığında kalbinin nasıl attığını hatırla, çünkü artık sadece korku kalbinin atmasını sağlayabilir. o kentin en güzel anını hatırla. o ana geri dönüp aynı hataları tekrarlamak için, geçmişi değiştirip geleceği görebilmek, hayatının düğüm noktasını; kaybetmeyi göze alamayacaklarını düşün.

bulamayacaksın.

kaybetmekten korktuğun hayali ve kenti korumak için, hayali betonları delip nefes aldığını sandın, gücünün sadece bacaklarında ve kollarınla sınırlı olduğunu bilmeden, hataları tekrar tekrar yaptın. geriye sadece korku ve acı kaldı.

bu vasat melankolide, hayali bir kentin içindeki renkli bir düş olabilmenin gerçek acılarını. o düşe ihtiyacın yok muydu? hatta sen değil miydin, tüm yaşama nedeninin, düşünden çıkmayan bir çift ela göz olduğunu söyleyen? sen değil miydin geceleri, olmayan bir şairden, var olmayan bir meleği isteyen? hepsinin sonunda çıkmaz sokakları kabullenmeyip, o meleği bulduğuna inanan, kendi kabuğunda yaşayan?

gözlerini kapa ve uyumamaya çalış, rüyalarına dön ve özle, hatırlamaya çalış sadece, sonra bitmeyeceğine inandığın rüyaya dön. yeniden nefes al ve veremeye yemin et.

bu kenti unut, ondan daha önce çıkmadığın kadar yukarı çıkıp kurtul. sonra her şey bir anda tersine dönsün, seni oracıkta anılarınla öldürsün.

iv

senin çığlığına uyandım, hatırladım, saat on iki de son otobüs, haydarpaşa'ya, tam orada, gönlümden her saat başı kalkan her tren rayların üzerinden; sana gitmektedir, birtanem. 

0 yorum:

Yorum Gönder