Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

31 Mayıs 2010 Pazartesi

atlamayı tercih etmek

5/31/2010 05:01:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
fondaki şarkı bitti yavrum pilotun apandisiti patladı uçak düşüyor ve birlikte ölmek kulağa hoş gelse de ben atlamayı tercih ediyorum olur ya denize düşerim bir gemi geçer.. hakan albayr...

24 Mayıs 2010 Pazartesi

evlat acısı gibi üç buçuk saat

5/24/2010 06:22:00 ÖÖ Posted by mistrafantastic 1 comment
birileri bana kuşların uçabildiğini söylemeli. o farkında olmasa da; asma merdivenin aralığından izlerken onu, içimden bin bir düşünce geçiyordu, her biri onu tanımlamaktan aciz. kaybolan diller kadar eşsiz bir rüzgar savurdu ipeksi saçlarını ve başladı varlık sancıları...  "biz" ki "ben" bile diyemeyiz... yalnızlıktan. uzaklıktan. uzanıp tutabilecekken ellerini, senin benim olduğunu bilmeyenler,...

6 Mayıs 2010 Perşembe

akacak yalnızlık damarda durmaz

5/06/2010 02:00:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
herkes şikayet eder melankoliden, karamsarlıktan. ben de sevmem, içimden geçenlerin bu yönde olması benim suçum değil, sizin mutluyum ben diye kendinizi kandırmanız benim suçum değil. gerçekler acı, sezar'ın tepkisi yersiz değil: et tu, brute? * hayat budur, en beklemediğiniz anda sizi şaşırtır, yeminler edersiniz, söversiniz sayarsınız ona, ama yeniden yaşamaya devam edersiniz, sahte mutluluklarla...

en fazla acı veren yara

5/06/2010 01:58:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
kimine göre sevgi açlığıdır, kimine göre ilahi açlıktır, kimine göre bir uzvunu kullanamaktır. ama bunların hepsi yanılsamadır, en fazla acı veren yara küçük olan, kusursuzluğu bozandır: diş sızısı, traş olurken yüzü kesmek, ufak birşeyi hatırlayamamak gibi. kusursuzluğu aradığını açıkça belirtemediğinden insan, bunlar tabulardır, yıkılayamayan ve yıkılayamayacak olan. takıldığınız küçük detaylar...

herkesinkinden kısa bir ömür

5/06/2010 01:56:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
yaşamak zordur, hele ki trenlere alışık değilseniz. ama alışıksanız biraz daha çekilebilirdir hayat, köşeli gözlüklerinizin ardından baktığınız bloknotunuza tuttuğunuz notlar daha bir şiire benzer, dinlediğiniz şarkılar kulaklarınızı tırmalamaz... yaşamak zordur, 32 dişinizle gülebiliyorsanız, herkes...

derinden gelen ney sesi

5/06/2010 01:46:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
ilkokul üçten terk bir insandı, köyün tek yazarıydı, belki okuyanı çoktu ama köyün yazarı yoktu, şairi yoktu. tüm sevgililere yazılan satırlar onundu ve kızlar onu bilmezdi, zaten kimsesiz bir adamı kim bilsindi. evine sadece bayramlarda uğranır, ramazansa şeker, çorba filan bırakılırdı, kurbansa...

kendine dönen semazen

5/06/2010 01:41:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
mevlana başkaydı. etrafındaki onca turiste ve görevliye aldırmadan kendi etrafında dönerek bakıyordu, mevlananın yattığı yere. bir tarafta betonarme binalar geliyordu gözünün önüne, bir tarafta yeşil kubbe, onun önünde eski yapıtlar, sürekli dönüyordu, ta ki, birkaç turist onu durdurup fotograflarını...

parkeleri sayan adam

5/06/2010 01:36:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
"parkeleri sayarken görebilirsiniz beni, yuvarlak parkeler için belediyeye kızarım, insanların bakışlarını üzerimde hissettiğimde yavaşça gülümserim ve çevremdeki sesleri değil bakışları hissederim. " 2 kilometrelik bir parkeli yolun başındaydı, ellerini cebine attı, mp3 çlarını çıkarttı, siyah kulaklarını...

iyi insanların intikamı

5/06/2010 01:10:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
geri dur ve bana iyi deme. iyi insan kavramı, bazılarının üzerine, diğerlerinin kendilerini rahatlatmak için attığı bir yaftadır. buna mukabil; insanlar, iyilerin intikam almayacağını düşünürler, ya da ona inanmak isterler. bu insanların yalnız olmasını da iyiliklerine bağlarlar, çevrelerinin geniş...

meskun mahalde suskun kalmak

5/06/2010 01:07:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
pencere önünde solan çiçeğin verdiği huzurla oturuyordu, ne yapsa kurtarmamıştı çiçeği: toprak değişimi, yer değişimi, su verme sıklığını değiştirmesi dahi. cinayet mahalinde oturuyordu, etrafını tebeşirle çizmişti. otopsi yapılcaktı, sonuç belli olacaktı. hayat sıkıcı filan değildi, mesela bu sivrisinek,...

bir ipi eksik kukla

5/06/2010 01:04:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
saat kaç diye sordu sokaktan biri, saat taşımazdı, bire yaklaşıyor olmalı dedi ve yüzüne dik dik bakarak yanından geçti adamın. ne yapacaktı saati, bu saatte buradan kalkan araba da olmazdı zaten. insanlar kuklalardı ve özgür olduklarnı sanıyorlardı. yaptıkları herşeyi birilerinin kontrollerinde yapıyorlardı,...

sessizliği kutuya saklamak

5/06/2010 12:43:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
sessizliği sakladığı kutusunun kapağını kapattı ve bir sigara yaktı balkonda, sonsuz uykusu için yeteri kadar toplamıştı sessizlik, yıllar sonra huzur gelecekti. sonunda yatmaya hazırdı. herkes o kutuda ne olduğunu merak ederdi, ama ayhan ne açtırıdı kutuyu ne de söylerdi içinde ne olduğunu. sessizliği...

ve komasına giren bir yazı : tükenen tükenmez kalem

5/06/2010 12:32:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
yalnızlığını vestiyere bırakıp içeri girdi. kahve falına inanmazdı ama üç vakte kadar dört ölüm haberi duymuştu, üçü asoşıyeytıttan birini gazeteden. istemsiz bir şekilde fatiha okumuştu hepsinin ardından, acaba kimse okuyor mu diye düşünmeden, dinleri umrunda olmadan. tanımadığı kimselere karşılıksız...