Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

6 Mayıs 2010 Perşembe

sessizliği kutuya saklamak

5/06/2010 12:43:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments

sessizliği sakladığı kutusunun kapağını kapattı ve bir sigara yaktı balkonda, sonsuz uykusu için yeteri kadar toplamıştı sessizlik, yıllar sonra huzur gelecekti. sonunda yatmaya hazırdı. herkes o kutuda ne olduğunu merak ederdi, ama ayhan ne açtırıdı kutuyu ne de söylerdi içinde ne olduğunu.

sessizliği istiyordu sadece, dört başlı yılanlar ya da kurşunlar olmasındı, güzel bir gül ya da sevdiği biri olmasındı rüyasında, boşuna umutlanmak istemiyordu. o kaldırıma benziyordu gittikçe, gittikçe sessizleşiyordu hayatı. telefonu günlerdir çalmıyordu, tek konuştuğu insan da apartman görevlisiydi, onla da hayatını devam ettirmek için konuşuyordu: yeme içgüdüsü. kitapları da bir kenara duruyordu öylece, bazıları açık, bazıları kapalı, işi bitmiş, çağının gerisinde kalmış, bir sonraki açılışına kadar yalnızlığa terkedilmiş.

gecenin bir vakti izlediği kaldırımın bile kardeşleri vardı, anıları vardı oysa. sesleri duyabiliyordu ve sonsuz bir açlıkla dinliyordu insanları, sokakları. balkondan herkesi alabilecek bir sonsuzlukta görünüyordu şehir. genin bu vaktinde yanan ışıklar herkes için farklıydı; bir fotografçı için harika bir manzara, umutsuz biri için umut, gece uyanan bebeği için uyanan anne için kendini yalnız hissetmemek gibi etkileri vardı. karanlıkta parlayan bir nokta, ufacık bile olsa herkes için farklı anlamlar taşıyordu.

kahvesinden bir yudum daha aldı. tek kişilik odasına dönüp baktı, yalnızlığın tetiklediği düzensizlik içinde yatıyordu günlerdir. en büyük korkuları yastığının içindeydi, kafasını koymaya çekiniyordu o yüzden yastığa ama eninde sonunda gün orada bitiyordu. bilgisayarının ışığını gece lambası niyetine kullanıyordu bazen, yastığının içinden gelen sesleri bastırması için birkaç müzik açıyordu. rüyasız bir uyku için dua ediyordu uyuyana kadar. istedikleri oldu duaları kabul oldu sonunda...

kutuyu açtı sessiz bir günün gecesinde, sessiz ve neredeyse karanlık bir odada rüyasız bir uykudayken vefat etti ayhan. çocuk yok, aile yok. arkasında ağlayan da olmadı, dinlediği anıları sandığına hapsetmişti, sonra da kimse bulamadı sandığı.

0 yorum:

Yorum Gönder