ne zaman yazıldığı, kim tarafından yazıldığı belli olmayan hoş bir elfida masalı "bir başka ben" tarafından bulunur saklandığı ağacın kovuğunda, masal'ı okuyan bir başka ben dir oysa, duygular aynıdır, ritim aynıdır...
okunan ağacın dibinde bir sel akar gözyaşından, melekler razı olmaz, gökyüzü kararır, tek bir ağaç döker yapraklarını..
öyle bir ses beklersiniz ki, öyle bir ses, kaf dağından gelen o ankanın sesi kadar güzel olsun, elfida'nın boynu kadar güzel koksun...
ve bir başka ben
ben i okuduğundan habersiz,
kendisini bulur
elfida'da...
masallar yasakken şelnikelde, çocuk olmamış hiçkimse, ve hiç kimse aşkı yaşamamış, şiirler yazılmamış ceylan derilerine...
gözler kıpkırmızyken, ve başlarken o selin açtığı yollarda yalınayak yürümeye, arkasına hiç bakmadan, dalgalı saçlarıyla rüzgar oynaşırken, nereye gidiyor?
- allah bilir.
flu bir masalın içinde yüzerken, etrafındakilerden habersiz, önünde duran elfida'nın hayaline ulaşmaya çalışıyormuş, ayakları istemsiz gidiyormuş o yöne, ve dayanılmaz bir koku, o güzeller güzeli tenden yayılan, başı döndüren sarhoş edici koku daha da aşık ediyormuş bir başka ben i...
şelnikelde orman filan yokmuş artık, masalların bitmesiyle orman da yokolmuş bir gece ansızın, elfidanın ruhunu taşıyan o ağaç hariç, aynı ruh iki farklı şeyde bulunabilirmiş şelnikel de, sadece hissedebilen, aşık olan ruhlar görebilirmiş paylaşılan ruhu...
okuyan bir kişi olmasın diye yazılan bir masalmış oysa elfida...
ruhlar
katı değil
aşık olunuca.
ve sen elfida
bitmemiş
bitmeyecek bir şarkısın
her okuyanın devamını yazmak isteyeceği
ama sadece
bir kişinin yazabildiği
yarım kalansın...
bir kayanın dibinde kendinden geçmişken bir başka ben, bir buse hissetmiş dudaklarında, busenin sahibinin gözyaşları ıslatmış yanaklarını, gözlerini açmamış, açamamış bir başka ben, ve o gözyaşları kalbindeki pis kanı temizlerken vücudundan, elfida mı diye gözlerini açmış bir başka ben, kimsesizliğiyle başbaşa kalmış, dudakları hala sıcak, yanaklarında hala tuzlu yaşlar, ayağa kalkmış, yürümeye devam...
şelnikel in sınırlarında
ruhu yeniden hissedersiniz
şaşırmayın
ve korkmayın aşktan..
gözyaşı kutsaldır
boşa akıtmayın...
1 insan yılı boyunca yürümeye devam etmiş bir başka ben, uyur gibi giderken, hala dudaklarında aynı sıcaklık, yanaklarında hala o tuzlu tat, kaderi hiç sorgulamamış bir başka ben, ben'in mezarından geçerken, mezarda açan çiçekte elfidanın kokusu, aşk'ın kokusu, ben'in kokusu, dizlerinin üzerine çökmüş bir başka ben, o çiçeği koklarken, bir tatlı rüzgar nereden geldiği belirsiz...
bir ses duymayalı, belki 1 insan yılı olmuş, ama elfida nın masaldaki sesi hala kulaklarında, her gece rüyasında elfida, her gece acziyetlerden acziyet beğeniyor insan, her gece terden ıslak şekilde uyanıyor bir başka ben...
ruhunu saran rüzgar
seni
esir etmiyorsa kendine
ve eğer sıcaksa
uzaklaş oradan
elfida orada degil...
ölemezdi şu anda, elfida olmadan olmazdı... bir kemanın iç titreten sesi kadar acıklı, annenin sesi kadar içten, ölüm kadar geçek bir acı hissetti yüreğinde, hiç biri birbirinin dengi olmayan binlerce duygu hissetti yüreğinde, hiç biri elfidaya olan aşkını ifade edemeyen, hiçbiri söken şafak kadar güzel değil, hiç biri bir bebeğin gülen yüzü kadar naif değil, hiç biri su kadar berrak değil, hiç biri neyin sesi kadar yakıcı değil...
birden arştan onlarca belki yüzlerce ruh inmeye başlayınca, haşyetten donakaldı...
- olmaaaazzzz
yitik bir sevdanın sonu gelmişti,
onu görmeden,
elini bir kez bile tutamadan,
kokusunu bir kez bile hissedemeden,
dudaklarının o yakıcılığını bulamadan,
kıymetini bilenlere emanet olmayan bir masaldı elfida,
kıyıya vuran dalga gibi,
asla yakalamanız imkansız,
yazdığınız satırları alıp götüren,
içinde saklayan bir güzeldi,
tarifi imkansız.
onlarca ruh etrafını sararken, hepsi ona dokunmaya çalışırken, onun gözleri o nu arıyordu, kalbi ağırlaşmıştı, ayakları titriyor, hayatında ilk defa titriyordu, beklentinin büyüklüğü, cevabın belirsizliğini daha acı hala getiriyordu mütemadiyen. o gelmeden gitmeyeceğini haykırdı daglara, boşluğa, ruhlara, kendine, kalbine, gözlerine, ruhu teslim olmayacaktı...
artık çok dışlarındaydı şelnikel in, elfida yoktu ve hala, ne olduğunu bilmediği bir umudu vardı azıcık da olsa, ben kadar cesurdu, ben kadar aşıktı ve ben kadar istiyordu o nu...
ben in mezarına geri döndü, daha ileriye gitmeye gerek olmadığına karar vererek, bir tane de kendi icin kazdı bir mezar, elfida geldi hemen arkasındaydı, döndü arkasına, ağlmaya başladı, ben sana aşığım dedi, yüzünü eteğine sürterek, elfida nı gözlerinden dökülen yaşlar, dalgalı saçlarına düşüyordu, ayağa kalkmaya mecali yoktu bir başka benin, elfida eğildi, yüzünü ellerinin arasına aldı, hala ağlıyordu bir başka ben, elfida nın elleri yüzünde...
kazılmış bir mezarın başında, elfida elleriyle yüzünü kaldırdı bir başka ben'in gökyüzüne, bir buseyle kenetlendi ruhlar, yanaklardan aşağı akan yaşları birbirleriyle birleşip yekpare halde aşağı inerken, elfida çekti dudaklarını geirye, elinden tutup kaldırdı, mezarına yerleştirdi bir başka ben i, ses etmedi bir başka ben, alnına bir öpücük kondurdu elfida, son konuşmasını yaptı bir başka ben'in,
her ölüm
yeniden doğmak
aslında
elfida
sonun başlangıcı
şelnikel in çıkşında
iki gencin aşkı
ikisi de yan yana
ikisi de mutlu
elfida
eteğindeki gözyaşları
gözlerindekinden daha az
elfida, bir sevdiğini daha gömerken şelnikel'in toprağına, bunun farkında olan birkaç çiçek soldu, balıklar karaya vurdu, hava karadı yine, bir başka ben in hikayesini de ekledi masala, agacın kovuguna koydu, gözlerinden akan yaşla mühürledi, bir daha açıldığında, bir başka sevgilisi daha olacaktı, ama hep kavuşulamayan, hep yaşlarla, hep acılarla bezenmiş, hep sonuna bir virgül konmuş,
bir kalpte iki aşk
elfida'ya bile fazla.
yağmur yağarken,
bir ney sesi gelen uzaklardan,
elfida
cebindeki toprağı savuruyor gökyüzüne
ruh iniyor bir tane
kapatıyor
bir başka benin gözlerini.
merhaba bir başka ben.. bilmem kaç insan yili sonra tesadüfen karşılaşmak ve hatirlamak elfidali zamanlari ve beni bilmemki artik birseylere iyi gelirmi ..
YanıtlaSilyinede tesekkurler..