Ben seni severken diye bir cümleye başlamak, yaşadığım son üç ayı inkar etmek değil, inadına başladım seni sevmeye, inadına devam ettim, ve inadına bakmadım arkama senden sonra, ve yine inadıma bu yazıyı çatlak bir kiremitin içine sıkıştırıyorum, geri dönüp sana vermek varken..
Sen bende, hiroşimada patlayan o bombanın çarpıcılığını hisseden o çocuğun gözlerindeki parıltıyı aradın. Oysa ben, o bombanın patladığı an, annesinden süt emen, gözlerini bile açamayan bir bebektim. Gözlerimi açtığımda ablam vardı yanımda, onu örnek aldım, gözleri parlamazdı onun.
Simsiyah gözleriyle beni izlerken, onun bakışları altında büyüdüm, yere düştüğümde kaldırmadı beni, ama ayağa kalktığımda benimle beraber yürüdü. Hiç ağladığını görmedim ablamın, ben de kendimi bildim bileli ağlamam, bilmem nasıl bir duygu olduğunu, o yüzden beni terk ettiğinde ağladığımı sanma.
Hep bizim şarkımız neden yok dedin bana. Ben ritmi ablamın etiğinden tutup giderken, aldığı nefesten ve başörtüsünün hışırtısından oluşturdum. Bu yüzden sustum, başkasının ritmi uymazdı bana, hele aynı ritmi başka birisiyle paylaşmak düşüncesi.. arı kovanını tekmelemeyi tercih ederim.
Senin yanında uyandığım zaman üzerimde yorgan olmazdı, soğuktan büzüşmüş bedenimi, yorganı üzerime çektiğimde bile ısıtamazdım, eklemlerim hala hisseder o soğuğu. Oysa benim ablam ben uyurken başörtüsüne yüzüme örterdi sinekler rahatsız etmesin diye, arada bir gözlerimi açardım, otuz iki dişiyle gülmezdi o senin gibi, bir tebessüm olurdu yüzünde, simsiyah gözlerindeki sıcaklığı hissederdim.
Seni terk edeli üç ay oldu, eklemleri soğuklar geçmeye başladı, yirmi bir yaşımda ablamı hala yanımda hissediyorum, uyuduğumda başörtüsünü yüzüme örtüyor gibi, ve ben hala gözlerimi açtığımda gözlerini görürüm boşlukta, bana bakan. Ve hissederim saçının her telindeki ayrı duyguyu, kırıkların acısını..
Sen beni bıraktığından beri hiç değişmedim;
Ben hala Hiroşimada bomba patladığında annesinden süt emen çocuğum, çiğ süt emmişim seni özlemem.
Ben hala ablamın eteğinden tutup giden o çocuğum, hala ritim duygum aynı ve beni tanımlayan bir şarkı yok..
Ve ben hala seni özlemedim, hala düştüğümde kaldıranım yok, ama ayağa kalktığımda kendi başıma yürüyebilecek gücüm var, ablam sağolsun..
Ben üç ayaklı bir köpek gibiyim, diğerleri arasından görünümümle sıyrılırım çoğu zaman, ben yürüdüğümde herhangi birinden daha fazla dikkat çekerim, insanlar hep hikayemi dinlemek isterler senin gibi, ben ablamdan öğrendim, senin kokundan ve duruşundan hikayeni anlamayacak insanlarla birlikte olunmayacağını..
En büyük istediğim rabbimden, öldüğümde mezarımın üzerinde açan bir çiçek olursa, o çiçeği koklayanların; ablamın eşarbının kokusunu, benim hayatımı ve hiroşimada patlayan o bombanın çarpıcılığını hisseden o çocuğu hissedebilmesi..
0 yorum:
Yorum Gönder