eşyalarımın arasında kırık bir kalem gördüm, eski bir uçlu kalem. babamın alması için kafasının etini yediğim, cıngar çıkardığım siyah uçlu 07 kalem kırık bir şekilde kalemliğimdeydi. pek duygusal bir adam değilimdir, ama bir an çocukluğum gözümün önüne gelmedi desem yalan olur. elim kalemin bantladığım yerindeki yerlere değdim, elime bulaştı sıcaktan akmış yapışkan. aklıma kalemi ilk okula götürdüğüm gün geldi; arkadaşlarıma hava atmıştım, hiç yanımdan ayırmamıştım, yazarken ikide bir kaleme baktığımdan da geri kalmıştım hep.
gerçek dünyaya döndükten sonra, bantı çıkardım, güzelce tekrar bantladım kalemimi, bir daha kaybetmemek için güzelce şeffaf bir poşete koydum, somut anılarımı sakladığım kutumun en nadide köşelerinden birini yerleştirdim. kutuya biraz baktıktan sonra hüzünlenmeye başladım, kapıdan arkadaşım girdi:
- noluyo abi, hüzünlenmişsin..
- yok bre, kaybettiğim brşeyi buldum da..
- hadisene dışarı çıkalım..
- tamam geliyorum..
rafa kaldırdım çocukluğumu, alelade bir ayakkabı kutusunun içine neler girebileceğini görseniz şaşarsınız.
0 yorum:
Yorum Gönder