el tutmak bile yansıtır bazen susmaları,
ve sen
senin yüzünden
yüzümdeki çizikler
meskun mahalde
ağlamalarım babamın önün...
Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)
14 Nisan 2010 Çarşamba
mutlu bir gün
her gün yaşamak istediğim gerçeği yeniden seçiyorum. pratik becerikli profesyonel olmaya çalışırıyorum, ama arzununda benim yanımda olmasını isterim. zorunluluktan ya da hayatımdaki yalnızlığı azaltmak için değil, güzel olduğundan.katıksız aşktan ya da yalnızlığı azaltmak için değil, güzel olduğundan yaparım bunu.
tanımadığım, planlarımda yer olmayan birine aşık olduğuma inanabilsem keşke. aşkı...
aşk mısın ey sevgili

bir zamanlar, parlak tüyleri, rengarenk kanatları olan bir kuş varmış. uzun lafın kısası, bakanları neşeye boğarak göklerde özgürce uçmak için yaratılmış bir hayvanmış. günün birinde kadının biri bu kuşu görüp ona kapılmış, ağzı hayranlıktan bir karış açılmış olarak, kalbi deli gibi çarparak, gözleri...
11 Nisan 2010 Pazar
günlükleri saklı tutmak

gün ışığına çıkmayan, çıkmaması gerekenleri saklamaktır.
yanlış anlamaların önüne geçmek, umut vermemektir. kendine yalnız olmaktır biraz. duyguların evrenselliğine inanmamaktır. duyguların aldatıcılığına ve dünyaya güvenmemektir. saklı kalan o defterdeki anıları, umutları ve hüzünlere gün göstermemek...
6 Nisan 2010 Salı
başlıksız yazılar #2

globalleşen dünya da fikirlerin içine mutlaka ama mutlaka para, ve birilerine yaranma çabası giriyor. haliyle bu da fikirlerin duruluğunu engelliyor.
insanlar belli görüşlerin içinde olduklarından bu önlerini tıkıyor sanki. belli bir görüşün içinde olmak tamamen dezavantajlı da değil. bir noktaya...
4 Nisan 2010 Pazar
avrupai bir dünyada nefes almak

sanırım uzun ve sıkıcı bir yazı olacak, çok da okuncağınız zannetmiyorum, çünkü bilmemek ve bildiğini görmezden gelmek daha kolay geliyor insanlara. bu yazı da bu bağlamda yazanın kendini konumlandırdığı yerle çelişen, zayıf bir özeleştiri. internetin tozlu sayfalarında yerini alan onlarca çaba gibi...
3 Nisan 2010 Cumartesi
fırsat buldukça insanların arasına karışmak
4/03/2010 02:49:00 ÖÖ
Posted by mistrafantastic
ali berkay bircan, istanbul, narsist duyguların dışavurumu, yalnızlık üzerine denemeler, yanılsamalar
1 comment

kalabalıktan nefret ediyorum. hatta korkuyorum.
belki de bu yüzden walkmanimi taşırdım yanımda eskiden, şimdi telefonu taşıyorum, şarkı dinlemezsem bile, kalp atışını kaydettim, tekrar tekrar dinlerim onu. insanların gürültüsünü kafam kaldırmıyor artık. mütemadiyen şapka takarım, başparmağımda yüzük...
tek başına yalnızlık bir yankıdır
4/03/2010 12:23:00 ÖÖ
Posted by mistrafantastic
ali berkay bircan, yalnızlık üzerine denemeler, yanılsamalar
No comments

dört köşeli odamda duvarlar bana bakıyorlar ve dkiyorlar gözlerini üzerime, içtiğim sigaranın dumanıyla örtüyorum duvarların gözlerini. bir milisaniye gibi kısa bir sürede, gözümün önüne gelen annemin hayali ve burnuma gelen kokusu sarhoş ediyor beni. ve sonra başlıyor varlık sancıları... ruhum etimi...
2 Nisan 2010 Cuma
happy ending
4/02/2010 05:31:00 ÖÖ
Posted by mistrafantastic
ali berkay bircan, sevilmek üzerine, yanılsamalar
No comments

mutlu son kadar sınır geçmek de film klişelerinden birdir. şüpheli sınıra kadar gelir oradan öteye geçemez, sirenler polisler filan. dikenli telleri uyarı olarak alan az insan var dünyada. birde dikenli tellerden canının acıması pahasına geçip özgürlüğünü kazananlar var, herkesin hayranlıkla izlediği....
dahi anlamına gelen sen ayrı yazılırdın benden
4/02/2010 12:23:00 ÖÖ
Posted by mistrafantastic
ali berkay bircan, sevilmek üzerine, yalnızlık üzerine denemeler, yanılsamalar
No comments

zemin kattan gökyüzüne yazılan bir şiirdin sen, ellerimin uzanmadığı, gönlümün karanlığına ışık.
gecelerim sabahlar oldu, açık pencereden gelen yalnızlık ruhumu esir etti, ellerim üşüyor sana bu satırları yazarken, titrek ellerden sana yazılan satırlar çirkin, yüzümden bile çirkinken, nasıl beklerdim...
1 Nisan 2010 Perşembe
nazım hikmet vatan haini ismet özel çok yaşa zihniyeti
çok yaşamaz ve ölmeye mahkumdur.
üç maymunu oynayıp ateisti eleştiren insan olmayın. okuyun, yaratan rabbinizin adıyla okuyun.
ve düşünün ellerinizi başınızın arasına alıp, kitleleri etkileyen insanlardan birini yerin dibine geçirirken, diğerini arşa çıkarmak ne kadar doğru?
bu arada ne ismet özel'den ne nazım hikmet'ten alıntı yapmak kimseyi entel yapmaz. ismet özeli nazım hikmetin alıntıladığı...