Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

7 Haziran 2011 Salı

An Çeşitlemeleri - 2

6/07/2011 10:42:00 ÖS Posted by mistrafantastic No comments
immanuel kant, fragmanlar.

aklınıza güzel bir söz geldiğinde, ya da gördüğünüz, dinlediğiniz, okuduğunuz bir şeyden esinlendiğinizde kafanızda güzel bir düşünce oluşur, kelimelerinin sırası bile belli olmaz. not edemezsiniz; çünkü hem siz hem düşünceleriniz hareket halindedir. elinize kalem geçtiğinde hatırlayamazsınız. sadece yaşanan anlar vardır.

gece olunca çöken karanlıkla beraber yatağınıza tünediğinizde beyninize üşüşen düşüncelerin orijinalliğine hayran kalırsınız. ertesi gün bunu paylaşmak istersiniz insanlarla, düşünülmüş olma ihtimalini düşünmeyerek. düşüncenin düşünenden önde olduğunu anladığınız anlar vardır.

güneşin yakıcılığıyla erken uyandığınız sakin sabahlarda gerişirsiniz, kaslarınız açılır; yüzünüzü yıkayıp dışarı çıkarsınız, herkesten (en azından hatırı sayılır çoğunluktan) önce bu günü yaşamak istersiniz. nafile çabanızı parkları işgal eden insanlar öldürür. ışığın görenden önce olduğunu farkettiğiniz anlar vardır.

size en yakın yaşlı ağacı bulursunuz ve sorarsınız ona, sessizce tabii ki, insanların deli olduğunuzu düşünmesini istemezsiniz. "insan kendi kendinden ne yapar?". etrafınızı kontrol edersiniz. sadece içinizden sorduğunuz sorularınıza ufak bir gülümsenizin eşlik ettiği anlar vardır.

esnaf "canlıyı göreyim!" der, afallarsınız. algı dünyanız farklı yerlere gider, geri gelir. döndüğünüzde elinizde para vardır, uzatırsınız. nasıl yaptığınızı bilmeden doğruyu yaptığınız anlar vardır.

dakikalar boyunca uğraşıp elbise seçtiğiniz günler vardır. dışarı çıktığınızda  "gene olmadı bu..." diye düşünürsünüz. ne yaparsanız yapın olmayacağını anladığınız anlar vardır.

günler, haftalar, aylar, yıllar boyunca yaşadığınız yeri ararsınız, bunun eksikliğini daha açmaya bile yeltenmediğiniz kolilerin üzerindeki tozlarda hissedersiniz. istediğiniz dünyayı kendinizin kurması gerektiğini anladığınız anlar vardır.

sürekli kafanızda dönüp duran şeyleri karşınızdakine aktarırken konunun dallanıp budaklandığını görürsünüz. kısa cümlelerle ifade edilemeyen anlar vardır.

mutlaka, durup duruken aklınıza düşen cümleler yüzünden karnınızın hemen üzerindeki yılan kıvranır. o düşünce fırsat bulabilirse orada kök salar, o sarmaşık sulanırsa çiçek açar, pencereleri dışında her yeri sarmaşık olan evler ne güzeldir. hayat yakalayamadığınız anlarla doludur; zaten kuşlar kafeste değil de gökyüzünde güzeldir.

*foto: JacquelinePHOTO

0 yorum:

Yorum Gönder