Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)

27 Nisan 2011 Çarşamba

uyuduğunuz yerlere dikkat edin

4/27/2011 11:50:00 ÖS Posted by mistrafantastic , No comments
alarm çaldı. sinirle yorganımı üzerime çektim. öğlen olmuştu bile. annem seslendi. mecburi kalkma havası içine girdim. sol kolum uyuşmuştu. gözlerim yarı açık halde banyoya doğru gittim. çıktığımda tamamen uyanmıştım. annem ekmek arası hazırlamıştı, doktorun dediğini hatırlattım. o zaman hazırlan da çıkalım dedi.

on dakika annemle yürüdük, sessizce. gelme demiştim, ısrar edince dayanamadığımdan beraber çıktık evden. doktorun kapısında dışarıda bekle bari dedim, eline bir dergi tutuşturarak. çaresiz dergiyi aldı ve uzaklaştı.

içeri girdim. doktor yüzümdeki ifadeden olacak, uykusuz olup olmadığımı sordu, yeni kalktığımı ama az uyduğumu söyledim. mühim değil dedi ve mavi koltuğu işaret etti. yerinden kalkmadan önce önündeki kağıda bir şeyler çiziktirdi. hazırlık yaptı. kalbim ritmini arttırdı ve midemin üzerindeki yılan kıvranmaya başladı.

elindeki iğneyi diş kemerime daldırdı, çok ufak, ince bir sızı hissettim, bir kaç damla dışarı aktı. (sanırım) ardından bir kaç iğne daha, uyuşturma işleminin tamamlandığına kanaat getirmişti. yüzümün üzerine maskesi ve gözleriyle eğilmeye başladı. yavaşça gözlerimi kapadım. bir kaç metal sesi duydum dalmadan önce.

köyümde uyandım. koşuyordum. arkamdan köpekler ve beni neden kovaladığını bilmediğim insanlar geliyordu. kalbim ağzımda atarken ayağımın altına gelen bir taşla sendeler gibi oldum, daha sonra dengemi tekrar sağlayıp koşmaya devam ettim. sol kolumdan kan sızıyordu. yanık kokusu geldi burnuma, kolumla ilgilenmeyi bıraktım, amcamın evinin bacasından dumanlar çıkıyordu. o yöne doğru gitmeye çalıştım ama daha fazla köpek ve insan karşıma çıktı.

bolca olan harabenin birine girip, taş duvara yaslandım. nefesim boğzaımı yakmaya bıraktığında köyün camiisine doğru koşmaya başladım. sesler gelmeye devam ediyordu ve kolum herhalde bağımsızlığını ilan etmişti. sesler yeniden yükseldi, arada sadece ufak bir su yatağı vardı, karşıya atlamam gerektiğini hissettim. var olan son gücümle karşıya atladım ama su yatağı aniden kanyon oldu, aşağıya düşmeye başladım. sesler kesildi, tutunacak bir yerler arıyordum, bulamadım ve tam iki ayağımın üzerine düştüm. sanırım. uyandım çünkü.

gözlerimi yavaşça açtım. çenemin sağ tarafı uyuşuktu. doktora döndüm, kağıda bir şeyler karalıyordu. doğruldum, gözlerini bana çevirdi, gülümsemeye çalıştım. o da çizgi halinde gülümsedi, sanırım son seansı bendim diye düşündüm selam verip çıktığımda. bina bomboştu. aşağıya indim. annem kalktı ve koluma girdi. yavaşça çıktık binadan.

rüyalarımı ve dişçiyi sevmediğimi bilmesine rağmen, soru sormadı. koluma girdi ve yürümeye devam ettik.

0 yorum:

Yorum Gönder