konuş dedin bana;
- dünya çirkin bir yer. i̇nsanlar ölüyor. bazıları açlık çekiyorlar ve bazıları aşağılık.
niçin bunları sana anlattığımı merak ediyorsundur şu anda. çünkü dünya senin düşündüğün kadar çirkin değil. verilen sevgilerde bir sorun yok, kalbinde bir sorun yok, ama yine de ilişkiler acı verici. gözündeki bandajları çıkarttığında her şey parlak ve ışıltılı olacak demiyorum. ama dünyada...
Ægroto dum anima est, spes est. (Erasmus, Adages, 2.4.12)
26 Temmuz 2010 Pazartesi
22 Temmuz 2010 Perşembe
bir kadına aramızda kalsın diyerek gönül vermek

bir varken bir yok oldu, i̇şte dünyamızın işleri. - cahit külebi.
koşmuyorum. uyumuyorum. bu ikisinden birini yapmayalı ne kadar uzun zaman geçtiğini ayırdedemeyecek kadar yorulmuştum; uyumak ve koşmaktan. üşümemein nedeninin de durmasından olduğunu anlayamamıştım, üşüme hissi duyuşunu...
14 Temmuz 2010 Çarşamba
Senden Olan Şiiri Düşürebilmek

bir başka ben sordu: sen hiç dört nala şiirler yazdın mı başın ellerinin arasındayken?
- denedim yazamadım, sen yazdın mı?
- ben karagöz öldükten sonra yazamadım. anca kafiyeli ve bol "ve" li satırlar yazabiliyorum.
işte böyle. gelgelelim benim sana yazdığım şiirleri çok az kişi beğeniyor. düşlerimde...
2 Temmuz 2010 Cuma
gazoz ve yara bandı lazım
ansızın tarifsiz gelirdin ya, o zaman sormaya yüzüm yoktu sana.
ben seni izlerdim sen ip atlarken, sen bana bakmazdın. ben çeker giderdim oradan. sokak lambasının loş ışığında sigara içtin mi hiç? içmemişsindir sen. ben içtim, mavi olur o zaman duman. onun içinden seni izledim. gözlerin anlatmıyordu herşeyi. simsiyahtı çünkü. baktıkça kaybolurdum.
binlerce garip akşam yaşadım senin sokağında. aralığın...