* * *
ilaçlar değişmeli. içinde belirli miktarda yazı olan ilaçlar olmalı. ilaçlar havaya, ruh haline göre isimlendirilmeli. insanlar hangi ruh halinden çıkmak istiyorsa gidip o ilaçtan almalı, az bir miktar para vermeli. devlet bu duruma laga luga yapmamalı. sonra mizahla sulandırılmış acı olmalı ilaç olarak, plasebo olarak. bazı ilaçlar insanları zehirler, bazı hastalıklar hiç tedavi edilemez gene. yayınevleri de ilaç depoları gibi olurlar muhtemelen.
* * *
ben yazarım ve elmalar düşer, ah muhsine göre onları zehra toplar.
* * *
o kadar kötü bir hava var ki, sıcaktan başka insanların duyguları üzerime yapışıyor, terliyorum ve kokuyorum. terlenmeyen havalar genelde iyidir. terlenmeyi gerektirecek bir koşuşturmaca da olmamalı.
* * *
seni sevmek sırtımın açıkta kalması demektir ve ben uyandığımda elleri ilk olarak gözlüğüne giden bir adamım. o yüzden kalktığımda ilk seni düşünemem, önce tam görmem gerekir.
* * *
kocaman bir çınarın altında olan yaşlı kaplumbağanın sırtına yaslanıp onunla muhbbet etmek istiyorum. uzun ve yavaş bir hayat nasıl?
* * *
sanırım okuya okuya konuşma yetimde bir araz meydana gelmiş. eskiden az konuştuğumdan farketmiyor olabilirim. eskiden az konuşmuyorsam bu araz hep vardı, insan kendini tanııması sürekli devam ediyor. üçüncü şahıstan kendimizi sorgulayıp, birinci şahıstan cevap yetiştiriyoruz.
* * *
bazen kendimden en fazla, otobüs beklediğim durağın karşısından geçen bir otobüsün dönüp bu durağa da uğrama ve beni alma ihtimali kadar emin olabiliyorum. aslında bu hal, yanlış durakta mı bekliyorum acaba hali. eğer ki karşı durakan o araba geçerse, sizinkinden de geçiyordur. ama işler çok zaman böyle yürümez.
* * *
çağımızdaki sevgiler estetiğe feda ediliyor. - iyi bilirdik, ama çok çektirdi.
0 yorum:
Yorum Gönder