fakat ben onlarla da koştum zamanında, düştüklerinde kaldırdım. ben aslında biraz düşününce herkesi anlıyorum. ama bu, isteyerek yaptığım manasına gelmesin. yok öyle. üstelik şoför mahalli ciddiyet ister. sonra niye geçmişi kontrol ediyorsun deyince cevap veremiyorum, çok hırpalanıyorum, geceleri uyuyamıyorum. cevabını bilmediğimiz sorular sormayın kardeşim, böyle anlaşmamıştık. sıra sende dediler, biz de görevimizi yapalım dedik. alın sizin olsun mahalliniz. allah'ım yarabbim.
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır diye soracaksın belki, yani tamam sakinleşeyim de, çok da hasta ziyaretine gitmemek lazım. biz hep mezar taşları için ağladık. ağlayınca taşlar temizleniyor dediler bize. elimizdekini bile elde edemiyoruz, çok ayıp oluyor niye niye bıçaklarımızı bilemiyoruz? kadınlar da hep aynı yani. kulluk sözleşmesinde ek bir madde arıyorum fakat sansür varmış, devlet sırrıymış o maddeler hep. ondan şey olmuyor. duvarda recm edilen tablolar var. bu rejim iki fırın daha ekmek yemeli. anlamadığımız alıntılarda uzak durmalıyız. bir manzara resmi, bir manzara olmadığı gibi, bir manzara da, kıyımdır çoğu zaman, kafanı kaldır artık.
polisler ve askerler aynı soydan gelmişlerdir. yalnızca onlar değil, tüm varoluş aynı özden gelmiştir. dolayısıyla böyle bir garip özdeşlik filan olur, militarizm hep olur, belki vicdan diye bir şey bile doğabilir. fakat onlara inanmak ne büyük kibirdir, ben daha yeni anlıyorum. ben pek çok şeyi daha yeni anlıyorum, gözlerim açıldı dediysem ışığı yeni algıladım diyedir, kızaran gözlerim vicdanım kendini iyi hissetsin diyedir.
elinde kötü silahları olan kötü kişilerin ülkesinde iyi birinin silahından çıkan iyi bir kurşunla tek seferde ölmek iyidir, en azından bunu başarabilmek gerek. nice kaliteli insan, toparlayamadığı cümlelerin altında kaldı, acı çekerek öldü.
0 yorum:
Yorum Gönder