yaraları ve yara kabuklarını yaratana şükürler olsun
olmadığında kanayan yaralarımız, aklımıza gelmeyen
bir "ah!" dediğimizde mıh gibi çakılan beynimize
emboli olan ruhlarımızın zincirlerini kıran.
güzelliğine benzetme bulamadığımız boğazda boğazlanan
gemilerin dumanı hala kahverengi, orhan velinin istanbulunda,
balık ekmek kıyılarda.
sakıt bir aşık; bir kaç satır boşluk mezar taşında.
seni sevmek ne güzel ibadettir,
hatalı sollama yaptığım toprak kortlarda
ceza puanları bileğime kesilen.
kirli bir yeşil gözlerinde
pastel boyaların yitirdiği güneş yanıkları
her tellenen sabotajın sonundaki acı tad gibi,
sönen molotof kokteylinden çıkan son duman gibi,
pencere pervazında, z raporu önümde; kart geçemiyoruz...
bulunma ekinin eksik olmadığı yazılar okudum yokluğunda
çok ve li şiirler, okurken soğuk aldığım, cereyan yapan ciğerlerimde.
bir anma programı düzenleyeceğim kendi adıma
iyi bilirdik diyenlerin yalan söylediği
kefenimde sigara kokusu
senin ellerindeki fesleğene karşılık
karşılıksız çek benimkisi;
kadifeden kesesi.
bozuk bir hayat da iki kere doğruyu gösteriyordur belki
yakıp geçen safarilerde sırıtan sırtlan
kesilen kesik, kanayan kanatan.
yaraları ve yara kabuklarını yaratana şükürler olsun.
0 yorum:
Yorum Gönder