İnsan küçükken gördüğü rüyaları hatırlamaz, ya da rüya görmez, zaten rüyanın içinde yaşıyordur. Belki de rüyada yapabilecekleri daha kısıtlıdır, tanımadığın bir dünya ve koruyanların oldukça her keşfettiğin sana mutluluk verir, içten gelir. Belki de içten gelmesidir o gülüşleri güzel yapan, zaten yeni doğan bir ceylan gülümsemese de güzeldir.
Sonra kendi seçtiğin dünyada yaşarsın, seçimler yaparsın, onlar seni diğer çizgilerden ayırır, her ayrım burukluk bırakır ve yorar insanı, daha fazla vücudunu dinlendirirsin, daha az beynini. Yani o öyle bir durum ki neresinden tutsan kendini yatağa zor atarsın. Kalktığında böcek olmayacağını bilerek yatmak rahatlatmaz insanı. Çünkü bu sadece samsa için geçerli bir korkudur.
Bir gün keşfedileceğini uman az-çok dindar, potansiyelli ama potansiyelini gösteremeyen, çevresinde sevilen, ortalamadan daha hassas, daha entelektüel ve bir gün mutlaka çok başarılı olacağını hissetmek kodlarımızda yazılı. Bu his bize çocukluğumuzdan miras.
Her dalga geçilmesinde, her duvara tosladığımızda, her hayal kırıklığında bu his zarar görmesin diye susuyoruz. İnsan konuşmazken bir çocuğa daha fazla benziyor. Ağzını açtığında dünyayı değiştirmek istiyor, hiçbir şey feda etmeyerek. Hiçbir şeyini feda edemiyorsan, sürekli içine kapanmaya ve sen istemesen de onların kaybolduğunu görmeye mahkûmsun. Gün gelir, sen yatınca herkes uyanır. İsteyerek feda etmediğin her şey elinde kalanlara daha fazla bağlanmana neden olur, saplantı haline gelir. Saplantı ise sarmaşık gibi kendisinden başka hiçbir şeye yer bırakmamacasına büyür; özün ağırlığı isyanı ortadan kaldırmaz.
Sadece elinden gelenin fazlasını yapmaya niyetlenmek ve buna uğraşmak bu sarmaşığı kurutuyor. Siz bekledikçe, her cephesi o sarmaşıklarla kaplı güzel olsa bile güzelliğini göstermeyen bir binaya dönüşürsün. Kişinin kurtuluşu, kendisi için başkasının elinden ümit kesmekledir diyor hazreti ali efendimiz. Sonunda dünyayı kurtaramayacak olsan bile, hikayenin istemediğin şekilde bitmesi önemli değil. Mutlu son dediğin, hikayeyi hangi sayfada bitirdiğinle alakalıdır daha çok.
0 yorum:
Yorum Gönder